Kira Sözleşmesinin Kiracıdan Kaynaklanan Sebeplerle Sona Erme Halleri

KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRA
SÖZLEŞMELERİNİN
DAVA YOLU İLE SONA ERME HALLERİNDEN
KİRACIDAN KAYNAKLANAN SEBEPLERLE
SONA ERME HALİ
Kiracıdan Kaynaklanan Sebeplerle
Sona Erme Halleri
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 352’nci maddesinde
düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre kiracıdan
kaynaklanan sebeplerle sona erme halleri üçe ayrılmaktadır.
1-Yazılı
Tahliye Taahhüdü Sebebiyle Tahliye
2-İki
Haklı İhtar Sebebiyle Tahliye
3-Kiracının
veya Birlikte Yaşadığı Eşinin Oturmaya Elverişli Konutunun Varlığı Sebebiyle Tahliye
1-Yazılı Tahliye Taahhüdü Sebebiyle
Tahliye
TBK’
nun 352. maddesinin 1.fıkrası hükmünce “Kiracı,
kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli
bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya
veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak
veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.” Denilmek suretiyle ortada bir
yazılı tahliye taahhüdünün olması gerektiğini ifade etmiştir.
Ancak tahliye taahhüdü yukarıda kanunun saydığı
birtakım özellikleri taşıması gerekmektedir. Şöyle ki;
·
Tahliye
taahhüdünü bizzat kiracının yapması gerekir. Örneğin
onunla birlikte oturan eşinin veya oğlunun tahliye taahhüdünde bulunmuş olması
bir anlam ifade etmeyecektir.
· Mutlaka ama mutlaka tarih de gösterilmiş olmalıdır. Tarihsiz tahliye taahhütleri geçerli değildir.
·
Tahliye
taahhüdünün yazılı olması gerekir.
Adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Noterce düzenlenmesi şart değildir.
·
Tahliye
taahhüdünün kiralananın tesliminden sonra verilmiş olması gerekir. Söz gelimi kiracı daireyi
kiraladıktan 2 - 3 gün sonra bizzat kendisi hazırlayıp ev sahibine tahliye taahhüdünü
vermelidir.
Bu şartları sağlamayan
tahliye taahhütnameleri hüküm ifade etmeyecektir. Bir örnek üzerinden anlatalım söz gelimi 01.01.2023
başlangıç tarihli 2 yıllık kira sözleşmesini ev sahibi ile anlaşarak kiracı
imzalamış olsun. Ardından da kiracı 3 - 4 gün sonra ev sahibine sözleşmeyi 2
yıllık yaptık ben 2 yılın sonunda taşınmazınızı tahliye edeceğim bu da yazılı taahhüdümdür.
Kiracı bunu yaparsa ev sahibi bu sürenin sonuna gelindiğinde kiracısını tahliye
etme hakkına haiz olur.
Fakat
uygulama da işleyiş maalesef benim anlattığım gibi pekte olmamaktadır. Doğrusu
verdiğim örnek çok ütopik kalmaktadır. İşleyiş nasıl ilerliyor derseniz şöyle
ki; uygulama da kiraya verenler sözleşmenin zayıf tarafı olan kiracıları manevi
cebir altında tutarak teşbihte hata olmasın ya tahliye taahhütnamesini
imzalarsın ya da kiraya vermem tarzında beyanlarla elde ediyorlar. Üstelik
kiraya verenin düzenlediği bu tahliye taahhütnamesinde tarih kısmı da boş
olmaktadır. Kiracıların bu konuda yapabilecekleri pek bir şey yok eğer tarih
kısmı boş olan bu taahhüdü imzalarlarsa taşınmazı tahliye etmek zorunda
kalacaklardır. Hem kanun hem Yargıtay beyaza imzayı mutlak surette geçerli
kabul etmektedir. Yani Yargıtay’ın beyaza imzaya bakışı; kiracının tanzim
tarihleri boş olan taahhütnameyi imzaladığına göre beyaza imza atmakla kiraya
verene doldurma yetkisi vermiş kabul ediyor ve bunun sonuçlarına katlanmak
zorunda olacaklarını ifade etmektedir. Bu sebeple kiracıların tahliye
taahhütnamesini imzalamaması gerekmektedir.
2-İki
Haklı İhtar Sebebiyle Tahliye
TBK’ nun 352/2 uyarınca “Kiracı, bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi
içinde; bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya
bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği için kendisine yazılı
olarak iki haklı ihtarda bulunulmasına sebep olmuşsa kiraya veren, kira
süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda ihtarların yapıldığı kira yılının
bitiminden başlayarak bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleşmesini sona
erdirebilir.”
Anılan
düzenlemeye göre tahliye davasının açılabilme şartlarını şu şekilde
sıralayabiliriz:
· Haklı ihtar
yapılmış olması lazımdır. Yani kiracının
kira parasını ödeme borcunu sözleşmece misal ayın 15’inde diye belirlediniz
ancak kiracı ifa zamanında kira bedelini yerine getirmemesi söz konusuysa haklı
ihtardan bahsedebiliriz. Haklı olmayan ihtarlara örnek vermek gerekirse misal
kiracı parayı vermek istiyor ev sahibi bilerek parayı almaktan kaçınıyor ki
kiracısını taşınmazından çıkartabilsin veya kiraya veren ihtarı çekmiş gerçekten
kiracı kira bedelini ödememiş olsun fakat kiracı kendisine tebliğden önce
çekilen ihtardan habersiz olarak kira parasını ödemişse bu da haklı
sayılmamaktadır. Örnekleri çoğaltabiliriz.
· İhtarın yazılı olması ve hangi vadeye ait kira parasının istendiğinin
belirtilmesi gerekir. Kanun koyucu burada yazılı
olmasının yetmeyeceğini bir de kira parası ile ödenmeyen aylarında
belirtilmesini istemektedir. Örneğin ödenmeyen kira Nisan ayına ait ve 4 bin
lira kira bedeli ödenmemiştir şeklinde olmalıdır. Haziran ayı 4 bin lira kira
bedeli vs. gibi
· Diğer önemli bir husus ise iki haklı ihtar yapılmış olmalıdır. Sizden istenen ihtarın bir kira yılı içerisinde iki
haklı ihtar olmasıdır. Söz gelimi 2022’de
yapılan bir haklı ihtar varsa 2023’te yapılan başka bir haklı ihtar ile kiraya
verene tahliye davası açma hakkını vermez. Ayrıca aynı aya ait iki ihtar
yeterli değildir. Örneğin; Nisan ayında ödeme tarihi
gelmesine rağmen ödenmeyen kira için çekilen iki ihtar kiracı tahliye davası
açma hakkı doğurmaz. Şu şekilde gerçekleşmesi gerekiyor. Aynı kira yılı
içinde olmak şartı ile misal Nisan ayında ihtarınızı çektiniz. Birde temmuz
ayında ödemedi yine çektiniz bu şekilde olursa dava açma hakkınız olur.
· Son olarak kira süresinin bitmesinin ardından bir ay içerisinde
tahliye davası açılmalıdır.
3-Kiracının
veya Birlikte Yaşadığı Eşinin Oturmaya Elverişli Konutunun Varlığı Sebebiyle Tahliye
TBK
Md. 352/3. fıkrası uyarınca “Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe
veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunması
durumunda kiraya veren, kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa,
sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla sona
erdirebilir.”
Kanun
hükmü burada da birtakım şartlar sıralamıştır. Şöyle ki;
· Öncelikle kiracının veya “birlikte” yaşadığı eşinin
oturduğu konutunun bulunması gerekiyor.
· Konutun aynı ilçe veya belde sınırları içinde olması gerekir. Kanun koyucu bu kısmı
gerçekten isabetli bir şekilde düzenlemiştir. Dikkat ederseniz şehir ibaresi
yerine ilçe kavramını kullanılmıştır. Buna sebep büyükşehirlerde oturan
kiracıları mağdur etmemek içindir. Söz gelimi İstanbul gibi büyük bir şehrimizi
göz önüne aldığımız da çok daha iyi anlaşılıyor. Örneğin kiracı Bakırköy ilçesinde oturmaktadırlar. İş
yerleri çocuklarının okulları vs. hepsi Bakırköy ilçesindedir. Fakat eşinin
Sarıyer ilçesinde dairesi vardır. Görüldüğü üzere birbirine ne kadar uzaklıkta
böyle bir durumda kiracınızı tahliye ettiremezsiniz. Ancak Bakırköy de oturmaya
elverişli bir daireleri olsa tahliye ettirebilirdiniz.
· Ayrıca konutun kiracının kullanmasına elverişli bulunması lazımdır. Burada iki husus önem arz etmektedir. Birincisi
konutun durumu göz önüne alınacak ikincisi ise ailenin sosyal durumu da göz
önüne alınacak. Misal kiracıların maliki olduğu konut 2+1 iken kirada
oturdukları konut 4+1 ve aile üye sayısı da 8 kişi diyelim böyle bir durumda
oturmaya elverişli bir konuttan bahsedemeyiz. Bu yüzden tahliye davası
açılamayacaktır.
· Kiraya verenin kira
sözleşmesinin kurulması sırasında bu durumu bilmiyor olması gerekiyor. Elbette kiraya verdikten sonra öğrenirse problem
değil tahliye davasını yine açabilir.
· Son olarak kiraya verenin
sözleşmenin bitiminden başlayarak 1 ay içerisinde tahliye davası açmalıdır.
Görevli
mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri yani
kiracının yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesidir.